Merhabalar.
Hissiyatı olan her ICF'linin dikkatini vererek okumasını rica edeceğim.
Bugün I Can Football resmi forumunu kaç aydan sonra ziyaret etmemle karşılaştığım bir anlamlı yazı,benim anılarımı depreştirdi. Oyunun geçirdiği aşamalar,yarattığı ilkler,deneyimler...
Bu yazıyı kompoze etmemin nedeni,emek harcadığımız bu oyunun bu günlere gelmesinin kısa bir öyküsünin anlatıldığı şu yazıdır.
Bu yazı oyunumuzun önemli GM'lerinden R.Carlos abimizin kaleminden "Bir Efsanenin Hikayesi:I Can Football" başlığı altında çıktı. Oyunun kuruluşundan bu yana pek çok aşamasının yakın şahididir kendisi. Ve halen de görevini sürdürmekte.
Fazla sözü dolandırmayım,malum yazıya gireyim. En son analizlerimi ve düşüncelerimi paylaşacağım.
***
I Can Football dendiğinde aklınıza ne geliyor? Bug mı, lag mı? Yoksa yeni arkadaşlar edindiğiniz, hayatınızın önemli bir parçasını oluşturan bir efsane mi? Öncelikle belirtelim, her ne kadar I Can Football artık eskisi kadar sağlam bir oyun olmasa da, bu bir kapanış yazısı değil.***
Merhabalar! Beni yeni başlayan kullanıcılarımız dışında herkes tanıyordur muhtemelen. R.Carlos. 2010 yılından bu yana I Can Football destek ekibinde görev yapıyorum, 2011'den bu yana da destek ekip lideri konumundayım. Bu yazımı yazmamın sebebi, hem geçmişteki hoş anılarımızı tekrar gün yüzüne çıkarmak, hem de bugün hakkında bilgi vermek, sizlerden sağ duyu istemek olacak.
1 Nisan 2008'de önümüzdeki en az 5 yılı kapsayacak bir oyun, Türk oyun sektörüne adım attı. Mevlüt Dinç önderliğinde, Vestel'in sponsorluğundaki Sobee Studios, dünyada ilk Multiplayer 11v11 futbol oyununu yarattı, bizlere sundu. Oyunun ilk versiyonlarında ofsayt yoktu. 9,15 metre kuralı yoktu. Saha çizgileri bile belirgin değildi. Çok sıradan gözüken bu oyun, aslında bizi eğlencesinden dolayı bağlamadı. Oyun içerisindeki sıkı arkadaşlık ortamı, yeni edinilen arkadaşlar ve tabiri caizse ilk versiyondaki kapalı kutu client ortamı, bizi bağlayan tek şeydi. Oyuna bağlanırdınız, ardından hemen PM'ler yağmaya başlardı, "Nasılsın kardeşim, bir sorunun var mı?" şeklinde... I Can Football'da edinilen arkadaşlıkların çoğu hâlâ devam ediyor ve yarın I Can Football olmadığında da devam edeceğine eminim.
Oyun içindeki ilk çatışmaların başladığı zaman, oyun henüz tam sürüme geçmemişti bile. Şu anda da başarılı bir şekilde varlıklarını sürdürdüklerini bildiğim Wecanfootball.net ile Icanfootball.gen.tr fan forumları arasında çıkan tartışmalar, belki de oyunda başlayan ilk sürtüşmeler oldu. Bundan sonra gruplaşmalar başlayacak, oyun iki ekibe ayrılacaktı: WCF'liler ve Gen.tr'liler.
Nitekim öyle oldu. WCF grubu başka ligte, Gen.tr grubu başka ligte oynamaya başladılar. Gen.tr fazla dayanamadı, dağıldı. Ancak WCF bugün de devam ediyor, kendilerini tüm içtenliklerimizle tebrik ederiz. Her ne kadar Wecanfootball.net fan forumu bugün oyunda azınlık bir grup olarak görülse de onlar I Can Football'ın temelini atmış, 2008'den beri oyunu ayakta tutan yegâne oyuncular.
Tarihler 19 Kasım 2009'u gösterdiğinde CompeX fuarında dikkatler yalnızca bir oyunun üzerindeydi: I Can Football. Bu tarihte yaptığı görkemli lansman ile I Can Football artık tam sürüme geçmiş, adını dünyaya duyurmaya başlamıştı. Nejo'suyla, Nemesis'iyle, Orti'siyle, Kubi'isiyle, Fevzi'siyle, Download'ıyla, Kazma'sıyla I Can Football, artık bir marka olma yolunda önemli adım atmıştı. ICF, bunu 2010'da da devam ettirdi.
2010 Haziran ayında yapılan NTVSpor Dünya Kupası organizasyonu, I Can Football'ı günlük ortalama 6000 kullanıcının giriş yaptığı, dünyanın göz bebeği bir oyun haline getirdi. Turnuva sonunda binlerce Tivibu üyeliği, yüzlerce Vınn modem, onlarca telefon, televizyon ve bir tane de Audi A3 marka otomobil ödül olarak verildi. Otomobili alan kişi kim miydi? Matteo Ferrari. I Can Football artık bir dünya markası haline gelmeye başlamıştı, bunu 2011'de yapılan devasa anlaşma da onaylıyordu.
2011'de İngiltere Premier Lig'in güçlü ekibi Manchester United ile yapılan sponsorluk anlaşmasıyla birlikte, I Can Football'ın artık önü alınamaz bir dev olacağı kesinleşecekti. Türk Telekom'un yardımlarıyla I Can Football için İstanbul Cevahir Alışveriş Merkezi'ne Manchester United futbolcuları ve İngiltere FA Kupası getirildi, halka sergilendi. Herkesin dilinde yalnızca bir oyun vardı: I Can Football.
Ardından aynı yıl içerisinde I Can Football 2 geliştirilmeye başlandı. Yepyeni özellikleriyle, Manchester United'lı futbolcuların karakterleriyle ve hoş arayüzüyle donatılan I Can Football 2 oldukça güzel görünüyordu.
Sobee Studios tarafından alınan bazı kararlar gereğince, I Can Football'un Açık Beta süreci günümüze kadar devam etti ve mevcut I Can Football (v1.3) oyunu üzerinde bu süre zarfında geliştirilme yapılmadı. Oyun artık ICF ve ICF2 diye iki platform üzerinden oynanıyordu. Bir tarafta hala ICF'te eski oynanış stili ve klasik grafiklerle oynayan oyuncular, diğer tarafta yeni arayüz, yeni grafiklerle oynayan oyuncular ikiye ayrılmış durumdaydı. ICF ve ICF2 için alınmış bu kararların ve sürecin neden bu kadar çıkmaza girdiği konusunda Sobee tarafından resmi bir açıklama yapılmadı.
2012 yılı sonunda GameX fuarıyla birlikte ICF2 oyununda Sobee-Joygame işbirliği duyuruldu. Sobee'den Joygame ile görüşmelerin devam ettiği yönünde bilgiler alıyorduk. Ancak son dönemde Sobee'nin Türk Telekom grup firması iken birden bire TTNET ile birleşmeye gitmesi sonrasında haber alınamadı. Bu konuda camiaya herhangi bir açıklama da yapılmamıştı. TTNET ile Joygame anlaşmasının duyurulması beklenirken, Joygame'in Kore'den ithal ettiği bir futbol oyununu sektöre duyurmasıyla açıkçası üzüldük.
Bizler mi? Bizler hep buradaydık, I Can Football'ın son gününe kadar da burada olacağız. 2008'den bu yana hem oyuncu, hem yetkili olarak I Can Football'a sayısız yarar sağladık. Pişman mıyız peki? Elbette hayır. Şu anda kafamı sağa çevirdiğimde duvarımda I Can Football 2'nin lansmanı yapıldığı 2011 GameX fuarından aldığım I Can Football 2 posterini görüyorum. Tam 2,5 senedir orada. Ve ben bu evde yaşadığım sürece de orada kalacak.
Her ne kadar bu yazıyı yazarken duygularımıza hakim olamasak da, yazıyı bitirmeden önce eski görevlilerimizi anmadan geçmeyelim. Flawless, Macho, Corbin, Uasman, Ronaldo, Deniz, Matusow, Blanco, Adnan başta olmak üzere gelmiş geçmiş tüm I Can Football destek ekibi üyelerine saygımız ve minnetimiz sonsuz ve hep öyle kalmaya devam edecek. Bizler burada bir görev ekibi olmaktan çok birer arkadaştık ve bundan sonra da arkadaş olarak kalacağız.
Sizler mi? Sizler I Can Football'ın bel kemiğisiniz. 5 yıllık bir efsanenin parçası olmuş yegâne insanlarsınız, değerinizi bilin. Bu oyun yabancı gazetelere konu olmuş belki de tek Türk oyunu. Sizler de bu oyunun birer fertlerisiniz.
Oyunda geliştirme yapılıp yapılmayacağı konusunda son sözü yine Sobee-TTNET söyleyecektir. Oyun belki başka bir yayıncı tarafından yayınlanır, belki de yeni bir geliştirici firma tarafından geliştirilir. Ancak bu bizim 2008'den bu yana ilk Türk futbol oyunu olan I Can Football'a olan sevgimizi sona erdirmeyecek. Bizlerde hep burada olacağız. Aradığınızda karşınızda, yanınızda olacağız.
(Yazımın sonunda bulunan bazı kısımları Sobee'den aldığım son bilgilere göre güncelledim)
Saygılarımızla,
Kendilerini I Can Football'a adamış, aranızdan birileri.
Yazı bu şekilde.
Öyle geçer zaman ki...
ICF'ye ilk kaydolduğum günü dün gibi hatırlıyorum. Lise 2'yi bitirmiştim,3'e geçmiştim sanırım. Karne günü idi. Can sıkıntısından bu ICF nedir diye kaydoldum,indirdim,telefonumla aktive ettim... Serüven böyle başladı işte bendeniz Mert Forward için. (ilk başta Mertinho Gleritto,reel hayattaki adım ise Mert Güler. Mert Forward adı ise Ağustos 2010'dan beri) Bir çoğumuz gibi oyuna NTVSpor'daki yayınlar sayesinde katılan güruhtanım. Bu oyuna kadar -samimi söylüyorum- ,hiç online oyun (MMORPG) işine bulaşmamıştım. Piyasayı ve işin raconunu (lag gibi teknik terimler ve premium üyelik gibi özellikler) bu oyun sayesinde az çok anladım. Şahsi anlamda da şu anda twitter,tumblr dahil üyeliğimin bulunduğu çoğu sosyal sitede kullandığım sanal kimliğimi bu oyun sayesinde yarattım. (beni bilen bilir sanalda kendimi gizlemeyi yeğlerim) Sanal arkadaşlıklar kurduk. (Beni bilenler bilir zamanımızda Goldbergler Palermolar Rodrigezler Yasin Avc'lar fln vardı onların tayfadandım artı bir o kadar da forumdan birbirimize aşina olduğumuz şahıslar vardı) Elimizdeki yetenekleri (Oyuncuların genelini kıyaslarsak webmasterlik başta geliyor fan sitelerinin yapımı ve yönetilmesi konusunda birbirimizle yarış yapardık) birbirimizle takas ederdik.
Hatırlıyorum,NTVSpor yarışmalarından 1 aylık Tivibu standart paketi üyeliği kazandığımı öğrendiğim (yarışmalara iştirak eden herkese verdiler. Canlı yayına çıkanlara çok çok daha büyük ödüller vardı,yok tivibu altın paketmiş yok vınnmış yok laptopmuş yok formaymış,finalin ödülü de arabaydı) ve kodun bana gönderildiği anlarda tarifsiz bir sevinç yaşamıştım. Hayatımda ilk defa ödül kazanmıştım bir etkinlikten minik de olsa. Ancak sonradan Tivibu üyeliğinin ücretsiz dönemi sonunda öbür ay standart tarifeden faturalandırılmaya devam edileceği uyarısını okuduktan sonra kullanmamıştım. Şimdi elde ICF oyuncu künyemde masum bir sembol kaldı.
NTVSpor yarışmaları bitti,fazla zaman geçmeden oyunun tarihinin en çok damga vuran güncellemelerinden 1.2 duyrulmaya başladı. (o dönemki basic üyeliğimle açık betasını bizzat deneyen ekipte ben de vardım vakti zamanında) Ancak o geçiş çok problemliydi acep. Forumda kıyamet kopmuştu yok site açılmıyor yok oyun error veriyor yok virüs var vs vs... Sonradan bir şeyler düzeldi ancak oyunun aktifliği azalmıştı.
Bir süre sonra oyunun belki de en çok tartışılan özelliklerinden Store sistemi duyruldu. Adaletsizlik tartışmaları oyunun aktifliğini bir nebze azalttı. Sırf bu yüzden oyunu bırakanlar vardır. Ancak ben ılımlı bakardım. O arada da 1.3 güncellemesiyle 1.2'nin bir takım negatiflikleri kapatıldı. Oyun içi ekranlar yenilendi,PES&FIFA gibi oyunlarla yarışır duruma geldi. Yine sahip çıktık oyuna. Sonradan pek çok modül ve oyun içi etkinlik (elemeli turnuva) yüklendi.
Gerek okul sezonu,gerek de iş güçten kopuş başladı. Haftada sadece 1 gün (Cuma) 1000 kişiyi bulurduk. Son nokta ise,100-300 aralığı idi. Ben de YGS sınavlarım yüzünden bırakmaya karar verdim. O dönemde versiyon 2 duyuruldu. Sırf bunun için bir çılgınlık yapıp pro üyelik satın almıştım :D Versiyon 2'de çok iddialı gelmişti,ancak senelerdir beta etiketinden kurtulamaması ve v2'den memnun olmayan bir takım güruh yüzünden etkisi azaldıkça azaldı. O günden bugüne oyunu ve etkinlikleri takip etmiyorum.
O dönemler Store eşyası ödüllü etkinlik takvimi yarışmalarından 2-3 kez ödül kazanmıştım. Soruyu bil içeceği kap'ta ilk gün soru bildiğim zaman bayağı sevinmiştim. Çünkü ICF'de önplana çıkmıştım. Ha,bir kere de Facebook yarışmasından 1 hafta hızlandırıcı kazanmıştım,bayağı şaşırmıştım.
Öyle böyle... Daha çok anlatacak böyle bir anım var,ancak sıkmayım okurumu. Benim için ICF,bu hatıralardır.
ICF olmasaydı,şu anda içinde bulunduğunuz bu site,yani ICFSB olmazdı. Diğer kendini beğenmiş forum tarzı oluşumlar ve internet çöplüğüne mal olan siteler yerine,sizlere article tarzı içerik sunan ICF'nin ilk konsept sitesini sizlerle buluşturdum. Ve gayet de tuttu. İstatistikletmeleriyle bizzat ilgilendim,gerektiğinde yarışmalara da gönderdim ki ICF'nin sesi daha çok duyulsun adına. (Bizden daha dişli siteler varken,önemli olan katılmaktı :D) Ve amacına ulaşmış vaziyete getirdim. (siteyi dolaşırsanız anlarsınız)
Yazıdan Çıkarılması Gereken Anekdotlar Ve Mesajlar
Burada yer yer kendi anekdotlarımdan&yorumlarından yola çıkmak suretiyle,yazının her bir paragrafından çıkarılması gereken dersleri özetleyeceğim.
- 2008-09 döneminde Google Adsense ağına çok sık reklam veren (bu sisteme Adwords deniyordu) bir oyundu ICF. NTVSpor döneminde de tonla sitede olabildiğince reklamları döner idi. Kapalı betaların çevre oluşturmadaki rolü büyüktür.
- We Can Football gibi oyuncu gruplarını hatırlıyorum. Oyunun vip'leri,incinin de etkisiyle argo kokan bir jargonları vardı. Oyun mantalitesini kavramak adına sık takılıyordum. Bir dönem ara vermişlerdi ancak devam ediyor mu bilmiyorum. Carlos devam ediyor demiş ancak ne kadar doğru,benim gibi "varoş"lara da yer açarlar. Rekabet halinde oldukları doğrudur Gen.tr'ci güruhla.
- Hey gidi Dev'ler hey... Benim zamanımda fazla ortada gözükmeseler de,oyun adına arka planda bir şeylere çabaladıkları doğrudur. Hatta birisiyle zamanında maç da yapmıştım. Nicklerine aşinaydık :D
- NTVSpor etkinlikleri gerçekten efsanedir. ancak oyuna "çoluk çocuk" dediğimiz boş beleş kitleyi de doldurduğu da aşikardı. 1 milyona yakın bir üye katsayısına ulaşmıştık.
- ICF2'nin gelişmeye başlaması,ManU 'lu tanıtım kampanyasının başlamasıyla aynı zamana denk gelir. Afişlerimiz hep ManU renkleri,yüzler de Rooney Nani fln... Şahsen pek heyecan vermişti bana :)
- Forumda hep v1.3'ün yerini v2 mi alacak diye tartışmalar yapılırdı. Şu tezi savunmaktan hiç vazgeçmedim desem yeridir: "v1.3 bir gün bitecek,oyun tüm aktifleriyle v2'ye devrolacak" Aslolan da bu zaten,ancak "Sobee oyun işletim planında değişim yapabilir" ilkesi bana sıklıkla hatırlatılırdı. Beta'da da v1.3'teki XP'lerimiz aynen kopyalanmış ancak birbirini etkilemez durumu vardı. Keza test sunucusu. Ancak bu durum oyuncuları birleştirmek yerine daha da ayrıştırdığı kanaatindeyim. Sobee yönetiminin burda da feci hata yaptığı kanaatindeyim.
- Dananın kuyruğunun koptuğu noktalardan birine değinmiş GM abimiz,tam her şey hazırken Joygame anlaşmasının ofsayta girmesinden söz etmiş. Kamuoyunda ilk olarak biz haberleştirmiştik ve ilgili birimlere attığım maillere cevap gelmemişti,buna da bir açıklık gelmiş. Enteresan. Tam ortam hazırken önce Sobee'nin TTNET'in alt markası haline gelmesi,ardından da Joygame sitesinin Goley adlı oyun projesini Kore'den Türkiye'ye getirme projesinin başlamasıyla bir daha haber alınamamış... Pek enteresan.
- Eski GM ekibini hatırlıyorum. Yazıda zikrettiği pek çok GM takımı üyesini bilirim. İlgili insanlardı. O zamandan sonra GM takımının biraz bozduğu doğrudur.
- Biz de böyle bir ortamı hazır hale getirdiğiniz ve dünyada bir ilki yarattığınız için siz dev&gm takımına teşekkür ederiz.
- Bu yazının bana verdiği ilk baştaki izlenimlerden bir tanesi bir veda yazısı olma olasılığı idi. Aslında değilmiş. Ancak,yarın bir gün oyunun akıbetinin ne olacağı hk. bir ipucu olabilir. Oyun kapanabilir mi (Allah göstermesin,keza sanmıyorum güçlü marka değeri var),yoksa başka bir yayıncıya&developere devredilebilme olasılığı. Belki de Sobee ekibinde kalır. Ancak,yine her durumda DEV&GM ekibinin daima arkamızda olacağının sözünü vermiş. Ancak oyunun nerdeyse gelişiminin ilerlememesi,oyunun elden çıkma olasılığının olabileceğini işaret ediyor.
Sonuç
Bu yazının yazılmasında bence geç bile kalındı. Bir süredir pasifize olan bir oyunun halen var olduğunun bir deklerasyonudur.
Sağduyuyu şahsen kendi içimde korumaya devam ediyorum. Eğer bu sağduyu olmasaydı,bu yazıyı yazmaya tenezzül etmezdim hatta oyunu bırakınca bu siteye bir daha güncel atmazdım&silerdim... Yani halen ICF'ye uzaktan da olsa destek çıkan biri var.
Herşeyin hayırlısı diyelim. Bir gün ICF,tekrar en iyi oyunlar arasında kendini gösterecektir. Ancak kimlerin bünyesinde,o kocaman bir soru işareti.,
Son Söz: Yazının fon müzikleri
Bu yazıyı belirtilen aşamalarda aşağıdaki müzikleri dinleyerek yazdım.
Carlos'un yazısı: Ellie Goulding'in son single'ı "Burn"
Kendi analizlerim: Cher Lloyd'un geçen hafta yayınladığı single'ı "I Wish" veya Usher'ın muhteşem eseri "Numb"
PS:Bu yazıdaki kendime ait görüşlerim beni bağlar.
0 yorum:
Yorum Gönder